Yönetim Şirketleri ve Teminat Sorunu: Binalar Nasıl Mağdur Ediliyor?

Son yıllarda, apartman ve site yönetim şirketlerinin topladıkları paraları ödemeyerek zimmetlerine geçirdikleri vakalar giderek artıyor. Özellikle aidatlar, bakım ücretleri ve ortak gider paylarını toplayan yönetim şirketleri, bu paraları gereken yerlere ödemediklerinde bina sakinleri ciddi mağduriyetler yaşıyor. Peki, bu sorunun çözümü olarak öne sürülen "maddi teminat" yöntemi gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa bu uygulama da binaları daha büyük risklerle mi karşı karşıya bırakıyor?

Yönetim Şirketlerinin Zimmete Para Geçirme Sorunu

Birçok apartman ve site yönetimi, profesyonel yönetim şirketleriyle anlaşarak aidat toplama, bakım-onarım işlerini yürütme ve faturaları ödeme gibi işleri devrediyor. Ancak bazı şirketler, topladıkları paraları:

  • Faturalara yatırmayarak,

  • Bakım işlerini yapmayarak,

  • Borç biriktirip iflas ederek

sistemli bir şekilde zimmetlerine geçirebiliyor. Bu durumda, bina sakinleri hem paralarını kaybediyor hem de elektrik, su, doğalgaz gibi temel hizmetlerin kesilmesi riskiyle karşılaşıyor.

Teminat Alınması Çözüm mü, Yeni Bir Risk mi?

Bu sorunun önüne geçmek için bazı bina yönetimleri, yönetim şirketlerinden maddi teminat (çek, senet veya nakit depozito) talep ediyor. Ancak bu yöntem, beklenenin aksine yeni sorunlara yol açabiliyor:

  1. Teminat Yetersiz Kalabilir:

    • Yönetim şirketleri, genellikle binaların aylık giderlerinin birkaç katı kadar teminat verir. Ancak şirket büyük miktarda para toplayıp kaçarsa, bu teminat mağduriyeti karşılamaya yetmeyebilir.

  2. Teminatın Geri Alınması Zor Olabilir:

    • Şirket iflas eder veya kayıplara karışırsa, teminatın tahsili uzun yargı süreçleri gerektirebilir. Bu sürede bina sakinleri mağdur olmaya devam eder.

  3. Kaliteli Hizmetin Garantisi Değildir:

    • Teminat, şirketin dürüst ve sorumlu davranacağı anlamına gelmez. Şirket, teminatı kaybetmeyi göze alarak yine de yolsuzluk yapabilir.

Peki Gerçek Çözüm Ne Olmalı?

  1. Düzenli Denetim ve Şeffaflık:

    • Yönetim şirketleri aylık gelir-gider tablolarını paylaşmalı, banka hesapları ortak denetimle yönetilmeli.

  2. Kademeli Ödeme Sistemleri:

    • Toplanan paraların büyük kısmı doğrudan tedarikçilere aktarılmalı, şirketin elinde nakit minimum tutulmalı.

  3. Referanslı ve Güvenilir Şirketlerle Çalışmak:

    • Daha önce sorunsuz hizmet vermiş, piyasada güvenilirliği kanıtlanmış şirketler tercih edilmeli.

  4. Yasal Takip ve Sözleşmelerde Caydırıcı Maddeler:

    • Sözleşmelere ağır cezai şartlar konulmalı, yolsuzluk yapan şirketler hakkında hukuki süreç başlatılmalı.

Sonuç

Yönetim şirketlerinden teminat almak, ilk bakışta mantıklı bir önlem gibi görünse de tek başına yeterli değildir. Binaların mağdur olmaması için şeffaf yönetim, düzenli denetim ve güvenilir şirket seçimi çok daha kritik öneme sahiptir. Aksi takdirde, teminat uygulaması sadece geçici bir güven hissi verirken, asıl sorunlar devam edebilir.

Unutmayın: Apartmanınızın ve sizin haklarınızı korumak için pasif önlemlerden çok aktif denetim mekanizmaları oluşturmalısınız.